Doğa Ve İnsan
Doğa İnsan İlişkisi;İnsan ırkı, yaşamın ilk aşamalarında doğayla iç içeydi, Daha doğrusu doğanın bir parçasıydı Doğanın her nimetinden yararlanarak yaşama tutunmayı başaranlar zaman döngüsü içinde yerleşik hayata geçiş yaptılar. Yerleşik hayata geçiş yaklaşık 12.000 yıl önce Göbeklitepe (Urfa) da başladı Burada yapılan büyük bir tapınağın etrafında konuşlanan insanlar zaman içinde tarımı keşfettiler. Burada işbirliği yaparak doğayla uyum içinde hayatta kalmayı başardılar ve dünyanın en eski tapınağını inşa ettiler. Anadolu böyle birçok yerleşim yeri ile doludur. Bu yerleşim yerlerinin en ünlüsü ise Çatal Höyüktür.
Buradaki yerleşim yeri yaklaşık 9.000 yıl öncesine tarihlerine dayanmaktadır. Tarımın yoğun olarak yapıldığı ve evcil hayvanların insan yaşamına dahil olduğu en büyük yerleşim yerlerinden biridir Çatalhöyük.
Doğa.; İnsanoğlu binlerce yıl çevresinde kendini tehdit eden çok büyük olaylardan kurtulmuştur. Sürekli değişen bir dünyada yaşayan insanoğlu değişen çevresine de uyum sağlamayı başarmış, birçok canlı türü yol olmasına rağmen koşullara ayak uydurarak, hatta bazen koşulları kendisine uydurarak yaşamını idame ettirmiştir. Atalarımızı hayatta tutan hayatta kalma mekanizmaları, bizi de hayatta tutmaya yardımcı olabilir.
Çevremiz ve adaptasyon yeteneğimiz değişse bile atalarımızdan bize miras kalan yaşama isteği asla değişmemiştir. Ancak bize yardımcı olabilecek hayatta kalma mekanizmalarını iyi anlayamazsak ve yanlış uygularsak sistem tersine işlemeye ve bize zarar vermeye başlayabilir. Ortalama zekâya sahip birinin kişinin hayatta kalma mücadelesi sırasında bazı psikolojik tepkiler göstermesi gerekir. Psikolojik tepki, bu tür ortamlarda en basit olarak insanın bulunduğu durumu anlamasıdır.
İnsanoğlunun tarıma geçişi aslında doğa ile insanın mücadelesini de başlatan bir tarihtir. İnsanoğlu, tarımı keşfinden sonra doğanın ürünlerine zarar vermesini önlemek için doğa ile mücadeleye başladı Kısa bir zaman içinde de asıl yöntemin mücadele değil doğaya saygı duymak gerektiği anlaşıldı ve İnsanoğlu yerleşim yerlerini, tarım alanlarını doğa kaynaklı olaylardan uzak yerlere yapmaya gayret etti
İnsan en küçük bir bitkiyi arayıp bulmak ve karnını doyurmak için bile büyük çabalar göstermek zorundaydı Zaman içinde avlanmayı öğrenen insan ırkı günümüze gelinceye kadar sürekli olarak zor koşullarda yaşamım sürdürmeye çalışmıştır.
Doğa’da Zor koşullarda yaşam modem dünya ile birlikte insanın gündemine girmiş bir kavram değildir. İnsan ırkının ilk yıllarından beri bu kavram insanın gündeminden çıkmamıştır. İnsan kendisine bahşedilen her türlü olanağı kullanarak hayata kalmaya çalışmıştır. İnsanın o zamanki yaşamı hep zor olduğu için bizim için olağanüstü olan bir durum onlar için sıradan bir olaydan öteye gitmezdi.
Doğa’nın bir parçası olan insan tarımı keşfettikten ve tarımın kölesi olduktan sonra doğadan gittikçe kopmaya başlamıştır. Göbeklitepe’deki tapınaktan sonra insanlık 12.000 bin yıl gibi kısa bir süre içinde birçok medeniyet kurdu. Sümerler, Akad’lar, Hititler, Eski Mısır, eski Yunan, Truva, İnkalar, Aztekler, Urartular, Roma, Bizans, Selçuklular ve Osmanlı imparatorluğu bu uygarlıklardan sadece birkaçıdır.
Zaman içinde büyük kentlere iyice yerleşen insanlar doğadan kopuşu gittikçe hızlandırdılar ve doğa ile iç içe yaşadıkları dönemlerdeki birçok alışkanlıkları da unutma eğilimine girdiler. Hal böyle olunca büyük kentlerde yaşayanlar doğaya gittiklerinde kendilerine yardımcı olacak bir takım kurallar geliştirdiler. Ataları için sıradan olan birçok şey modem insan için ne yazık ki eğitim alınarak öğrenilmesi gereken şeyler oldu. Böylece insanoğlu vahşi doğada hayatta kalmak için çalışmalar yapmaya başladı.
doga-ve-insan
Çölde su olmadan hayatta kalmaya çabalamak, kısıtlı koşullarda yiyecek bulmaya çalışmak, hangi bitkilerin yenebileceğim bilmek, yaralandığında kendini tedavi etmek, kibrit olmadan ateş yakmaya çalışmak, kaybolunduğunda neler yapacağını ve tehlikelerin nasıl savuşturulabileceğini bilmek zaman içinde bir insan için sıradan bir olay haline geldi Ancak bunları uygulamak için de bir çok seçeneğin de bir araya gelmesi gereklidir.
Vahşi doğada hayatta kalmak için dört öğenin bir arada olması gereklidir.
Bunlar; Bilgi, yetenek (beceri), hayatta kalma isteği ve şanstır. Bu dört madde deneyim ile iyice pekişir.
Bilgi ve beceri öğrenilebilir olsa da, hayatta kalma isteği ve şans öğrenilebilir şeyler değildir. Biz bilgi ve becerilerimizi artırarak diğer iki öğeyi destekleyebilecek bir mekanizmayı harekete geçirebiliriz. Bu durumda bile nasıl bir testten geçtiğimizi asla bilemeyiz.
Örneğin; tam donanıma sahip, eğitimli ve becerikli insanlar ile onlardan daha az iyi olanlar ve en kötü donanıma sahip olan insanlar her duruma karşı hazırlıklı ve hayatta kalmak için azimli olmak durumundadırlar. Yani donanımınız, bilgi ve becerileriniz ne olursa olsun tehlike aynıdır. Bu özellikler ancak tehlikeyi bertaraf etmekte işe yarar. Bu durumda da tam donanımlı ve deneyimli insanlar zayıf donanımlı ve deneyimsiz insanlara karşı her zaman avantajlıdırlar. Dört öğeden hayatta kalma isteği ve şans herkeste aynı olabilir hatta deneyimsiz olanlarda daha da fâzla olabilir ama bilgi ve deneyim olmadan şans da çok işe yaramayabilir. Özet olarak doğada hayatta kalmak istiyorsak mutlaka bilgi ve becerimizin olması gereklidir.
Herhangi bir insan; ister kampçılığı, ister daha uzun keşif etkinliğini tercih etsin veya çok bilgili veya becerikli olsun, hayatta kalmanın temel ilkelerini anlamalıdır. Bu temel ilkeleri anlamadan zor koşullarda yaşam mücadelesi vermeleri olanaksızdır. Belirli bir durumda nasıl hayatta kalacağınızı bilmek, önceden doğru hazırlığı yapmanızı, doğru ekipmanı seçmenizi (ve onu nasıl kullanacağınızı öğrenmenizi) sağlayacaktır. Örneğin bir çakmak kullanarak ateş başlatabilmeniz mümkün olsa da, çakmağı kaybettiğinizde ateşi nasıl yakacağınızı bilmeniz gerekir. Ateş konusunda bir B hatta C planmız yoksa ne yapabilirsiniz? Herkes rahat bir geceyi tek kişilik bir sığmağın içinde geçirebilir, ancak sığmakta güvende olmanıza rağmen yiyecek çantanızı kaybettiyseniz ne kadar güvende olabilirsiniz?
Hayatta kalma becerilerini öğrenerek; kazandığınız bilgi ve deneyimleri durumunuzu değerlendirip, ihtiyaçlarınıza öncelik vermeyi öğrenerek ve uygulayarak yaşama tutunabilirsiniz.
Hayatta kalma eğitimi az olan veya hiç olmayan bazı insanlar yaşamı tehdit eden koşullardan kurtulmayı başarabilirler.
Ya da tem tersi Zor Koşullarda Yaşam eğitimi alan bazı insanlar becerilerini kullanamadan yaşamlarını kaybedebilirler.
Böyle tersi birçok örnek yaşanmıştır. Hayatta kalma durumunun önemli bir bileşeni, ilgili bireylerin zihinsel tutumudur.
Hayatta kalma becerisine sahip olmak önemlidir; hayatla kalma iradesine sahip olmak zorunludur. Hayatta kalmak için edinilen bilgi ve beceriler eğer sadece teorik ise ve doğada eğitimi alınmamışsa; harcanan zaman sadece boşa
gider.
Burada sözü edilecek becerileri ve teknikleri uygulamaya koymayı planlarken, tipik olarak yalnızca belirli bir çevre türüne göre hazırlık yapılmalıdır. Bu çevre bir orman da olabilir bir dağ da. Ancak önemli olan ortam değil o ortamın tam olarak anlaşılmış olmasıdır. Ortam size muhteşem şeyler de sunabilir, müthiş tehlikeler de.
Bu nedenle bulunduğunuz veya bulunacağınız ortam hakkında çok detaylı araştırmalar yapmanız etkinliğinizin çok zevkli geçmesini sağlayabilir.
Yani muhteşem bir doğanın güzelliklerinden yararlanmak ve ortamdan keyif almak ile yardıma muhtaç hale gelmek arasında çok ince bir çizgi vardır. Bu çizgi size müthiş bir keyif de verebilir, müthiş bir azap da. Hem bu çekiciliği hem de bir ortamın tehlikelerini anlayacak bilgi ve beceriye sahip olursanız; bir ekipmanı, sıradan bir sopayı, pusulayı veya GPS ’i ihtiyaç duyduğunuzda en iyi şekilde nasıl kullanacağını bilirsiniz ve bu da etkinliğinizin konforlu ve sorunsuz geçmesini sağlar
Bu aşamada unutulmaması gereken önemli bir nokta bulunmaktadır: Donanımınız (Ekipmanınız) ne kadar iyi,
bilgi ve becerileriniz ne kadar geniş kapsamlı olursa olsun, doğanın gücünü hafife almayın. Bilgi ve becerilerinizle en iyi donanımı seçmenize olanak yaratın, en iyi tekniklere uyum sağlayın, bu teknikleri öğrenin ve uygulayın. İşler planlandığı gibi gitmiyorsa, durumunuzu ve önceliklerinizi yeniden değerlendirmekten çekinmeyin ve geri dönüp daha sonra yeniden denemekten korkmayın. Merak etmeyin karşınıza çıkacak zorluk her zaman oradadır ve gitmeye niyeti yoktur. Onu kolaylaştıracak olan ise tamamen sîzsiniz. Hava koşullan ne olursa olsun eğer eğitimli
bir doğa sporcusu iseniz bu durumla baş edebilirsiniz. Hem bilgi ve beceri hem de ekipman eksiklerinizi saptayarak tekrar gittiğinizde orada öyle bir sorun olmadığını da görerek şaşırabilirsinizde.
Son olarak, hayatta kalma durumuyla baş etmenin en etkili yönteminin sorun yaratacak bir bölgeye girmemek olduğunu asla unutmayın. Hele bir de bilgi ve beceri eksikliğiniz varsa bu tavsiyemi asla unutmayın. Başmıza bir iş almaktan kaçınmak ormanda veya doğada kaybolmaktan çok daha iyi ve garantili bir yöntemdir. Hiç kimse sizi böyle bir davranışta bulunduğunuz için ayıplamaz. Eğer biri sizi bu davranışınızdan ötürü ayıplıyor veya sizinle dalga geçiyorsa o kişiyle bir daha doğaya gitmeyin.
Vahşi doğaya saygı gösterin. Yalnızca yapabildiğiniz şeyleri yapın, şansınızı zorlamayın, sadece ayak izi bırakın ve sadece fotoğraf çekin. Bilgi ve becerilerinizin dışına ne kadar çok çıkarsanız, yani şuurlarınızı ne kadar çok zorlarsanız o kadar çok risk almış olursunuz. Böyle bir davranış sadece kendi yaşamınızı değil sizinle birlikte bulunanların yaşamlarını da tehlikeye atar.